Sunday, February 10, 2008

eğitim vizyon neyin

eğitim demişken yapılması gereken o kadar çok şey var ki... ufaktan bir beyin fırtınası yapalım.

okulda din derslerinde "islam'da ruhban sınıfı yoktur" diye anlatırlardı. diyanet işleri'nde kadrosu olan, belli bir iş tanımı mevcut ama sınıf addedilmeyen kişilerin varlığı bilgisi kulaklarımız üzerinden serebral korteksimize ulaştığı gibi verdiğimiz ilk tepki "hadi oradan!" oluyordu haliyle. neyse... bu sınıfa adam yetiştiren okullara neden kızlarımız da alınıyor? kadın isen o sınıfa giremiyorsun ki? sonra, acaba her ilçeye adı hepimizin malumu olan türk işi ruhban okullarının açılmasını, teknik üniversitelere bile (karadeniz teknik'te var) ilahiyat fabkültesi kurulmasını gerektirecek kadar bir ruhban açığı gerçekten var mı? eğer derdimiz ruhban açığıysa ve devletimiz laikliğin tanımından hareketle her dine eşit uzaklıkta ise neden heybeliada'dan başlamıyoruz ki? nacizane fikrimce belli merkezi illerde, sadece birer adet olmak üzere ve sadece ilahiyat fakültelerine öğrenci yetiştirmek üzere gayet kısıtlı sayıda tutulmalı müslüman ruhban okulları, fazla olanları ise derhal kapatılmalı. müfredat ise "allahiyat" olmaktan kurtarılmalı, karşılaştırmalı ilahiyat eğitimi yapılmalı.

katsayı adaletsizliği diye tutturulmuş gidiyor. fıkıh, kelam, tefsir harici pek de sağlam fenni ve insani bilimler temeli alamayan (eskiden mevzubahis okullardaki durumun çok daha iyi olduğunu teslim ederim yalnız, sayı arttıkça nitelik düşmüştür) birinin mühendis, mimar, antropolog, vs. olmak isterken talebini dayandırdığı o temelsiz özgüven nereden gelmektedir? kaldı ki bu okullardan mezun olduğunda hangi katsayılarla değerlendirileceğin önceden belli, yani ortada bir kandırmaca yok. sorun tamamen rehberlik eksikliğinde, kargaların kılavuz seçilmesinde. kendimden örnek vermem gerekirse, lisede alan seçerken eğer yeterince araştırmamış olsaydım dil bölümünü seçip katsayı kırımına uğramadan bilgisayar mühendisliği yazabileceğimi sanıyor olacaktım. senelerce bilgisayar okumak için kasıp sonra ingiliz dili ve edebiyatı seçmek zorunda kalmak hoş olmayacaktı, tabii eğer yanlış karar verseydim. müslüman ruhban okulları özeline gelirsek, hele türkiye'de halihazırda din kültürü ve ahlak bilgisi dersi zorunluyken kişi sadece dinini daha iyi öğrensin diye bu okullara gitmez, daha doğrusu gitmemeli. oyunu kuralları belliyken mütedeyyin bir mühendis olmak için müslüman ruhban okuluna gidersen kalakalırsın tabii.

sonraki odak noktam bir vizyon sorunu. bu ülkenin ortadoğu teknik üniversitesi adlı bir okulu var. isim alabildiğine iddialı ama bu iddianın altı doldurulabiliyor mu? orası şüpheli. ortadoğu sadece ankara mı? türkiye mi? evet, yakın zamanda odtü kıbrıs açıldı ve bu kesinlikle yerinde bir hamle ama "yavru vatan"dır kıbrıs, o nedenle saylanmaz. neden bir kahire kampüsü olmasın odtü'nin? dubai'ye, bağdat'a, erbil'e, tebriz'e, türki cumhuriyetlere mutlaka yayılmalı odtü, kalitesini taşımalı. gitmeli ve gittiği yerlerde türk dostları, yöresel elitler, bağlantılar yetiştirmeli. bir ülke bir bölgeye ağırlığını bu şekilde koyar ve devam ettirir. kimse bunun kimsenin aklına gelmediğini söylemesin. mutlaka birileri düşünmüştür ama üniversitelere bütçeden ayrılan pay hepimizi daha mütevazı hedefler koymaya itiyor, her ile bir tabela üniversitesi kurmak gibi mesela. gazeteler kuponla verseler almayacağın diplomalar dağıtacak üniversiteler. böylesi bir kurum bu türden bir yayılma göstermeyince başkaları gidiveriyor hem, ufuk okulları galaksi kolejleri diye ışıl ışıl nurcular sarıyor dünyayı türk diye. adımız kötüye çıkıyor.

bir de british council, goethe ve cervantes enstitüleri muadili bir kültür emperyalisti görünümlü alt seviye espiyonaj kurumuna ihtiyacımız var acilen. "yunus emre enstitüsü" güzel isim bence. yalnız buna da kültür bakanlığı bütçesi elvermez. diyanet'ten aktarırız kaynağı buraya da, "sordum sarı çiçeğe"nin hatrına sorun çıkarmayacaklardır :)

yapın bunları, göreyim türkiye'yi 15-20 sene sonra!

not: "imam hatip okulu" ya da "anadolu imam hatip lisesi" demek yerine aynı kurumun daha uygun bulduğum kategorik adını kullanmayı seçtim. "ruhban" kelimesini kullanmamaya kasıp "imam hatip" şeklinde kıvırmışız milletçe, tashihin de tam zamanıdır.

No comments:

Post a Comment