Thursday, July 5, 2007

mcinfaaoals - eklemeler

madde madde kasayım olan bitenleri:

  • geçen hafta servet'le buluştum, ki onunla görüş(e)meyeli -hiç abartmayayım- üç yıl oluyor. uzakta değilmiş en azından; ben iş kuleleri'ndeyim, o da yapı kredi plaza'daki kpmg istanbul ofisinde. yürüme mesafesi yani. artık daha sık görüşecek olmamız güzel birşey, ama bu konuda servet ne düşünür bilemeyeceğim :P arada, daha doğrusu oraya buraya teftişe çıkmadığı zamanlar da akbank'ta müfettişlik parçalayan erkal da bize katılır herhalde. sözün özü, levent havalisinde ufak bir inanç kliği oluştu, bu civara uğrayanları bekleriz.
  • altivi teklif detayları sömürgeni bir uygulama hazırlıyordum makina çökmeden önce, onu tamamladım. acayip kalabalık bir veritabanı oluştu; şimdilik yaklaşık 3800 ihale, 650-700 bin kadar da teklif var incelenecek. ilk izlenimlerim biraz şaşırtıcı, hafiften işkillendirici, sonrasında da fena halde gıcık edici.
    • şaşırtıcı olan kısmı, eğer altivi sattığı ürünleri "ürün fiyatı" diye duyurduğu fiyattan temin ediyorsa, şu anki teklif sayısı ve teklif bedelleri göz önünde bulundurulduğunda yaklaşık 2 milyon ytl kadar zararda görünüyor. tabii ki, bu gayet naif bir varsayım; yani piyasa fiyatlarından biraz daha düşük fiyatlarla satınalım yapıyor olmaları beklenir. altivi'den mi yoksa başka bir yerdenmi okudum çok iyi hatırlamıyorum, ama stok tutmadıkları şeklinde bir bilgi/duyum var ki, toptan alım yapmadan nasıl indirim alınabilindiğini çözemedim. indirim demişken, perakende fiyatı üzerinden yaklaşık %25 indirim almış olmaları gerekiyor, o da başa baş noktasına gelinmesi için. bu durumda ya stok tutuyorlar, ya da distribütörlerden acayip kelepir mal kapatıyorlar.
    • işkillendirici olan, tekliflerin önemli bir kısmının son dakika içinde yapılmış olması, hatta birçok durumda tekliflerin neredeyse kazanan rakamı ya merkez alacak şekilde, ya da ucu ucuna içerecek aralıklar içinde verilmesi. eğer verdiğiniz teklif grubundan daha sonra teklif verilmeyeceğinden eminseniz o zamana kadar verilen teklif sayısından 1 fazla teklifi en yüksek fiyattan aşağı doğru verirseniz kazanmanız garanti, ama bu da çoğu zaman karlı olmuyor. esas işkillendirici olan ise tekliflerin veriliş şekli değil, bunların altivi ekibi tarafından verilen dummy, "keriz silkeleme" amaçlı teklifler olma ihtimali. bu bakımdan biraz şeffaflığa ihtiyacı var altivi'nin.
    • gıcık edici kısım kendini sitenin "yasal uyarı" kısmında gösteriyor. deniyor ki:
      AL SATIŞ bu internet sitesinin genel görünüm ve dizaynı ile internet sitesindeki tüm bilgi, resim, AL TİVİ markası ve diğer markalar, www.altivi.com ve www.altivi.com.tr alan adları, logo, ikon, demonstratif, yazılı, elektronik, grafik veya makinede okunabilir şekilde sunulan teknik veriler, bilgisayar yazılımları, uygulanan satış sistemi, iş metodu ve iş modeli de dahil tüm materyallerin (“Materyaller”) ve bunlara ilişkin fikri ve sınai mülkiyet haklarının sahibi veya lisans sahibidir ve yasal koruma altındadır.
      bold italic kısım beni değil gıcık, resmen ifrit etti. takası icat eden adam patentini almayarak aptallık mı etmiş? bu işi ilk sen mi yapmışsın, mucidi sen misin? hepsini geçtim, bir satış yöntemi herhangi bir şekilde fikri koruma altına alınabilir mi? bana göre tüm bu soruların cevabı hayır. öncelikle bu iş altivi'cilerin gri hücrelerinin mahsulü değil, kendilerinden önce açılmış örnekler var (mesela http://www.limbo.com/), satış yöntemi de çok taze değil, o halde pazarı kapatmak için böyle bir cinliğe başvuruyoruz. ayıp değildir de nedir yani şimdi bu? incelemelerimiz sürecek; e, soruşturmacı gazeteciliğin tadını aldık bir kere, durmak olur mu :P
  • her bir procem beklemede, ama artık suçu zamansızlığa değil de maymun iştahlılığa bağlıyorum artık. bir onunla uğraşayım, bir de şuna bakayım derken hiçbiriyle hakkıyla ilgilenemiyorum. işleri bir öncelik sırasına koyup teker teker ele almak en doğrusu...
  • gödel, escher, bach: an eternal golden braid... hastası olduğum, her elime alıp sayfalarını karıştırdığımda mutlaka bir şekilde beni şaşırtan, afallatan, aynı anda hem daha zeki ve daha aptal, eksik hissettiren bir kitap. koç'tayken orijinalinden, ucundan kenarından nasiplenebilmiştim. sonra kabalcı'dan türkçe çevirisinin çıktığını öğrendim ve bir tane edindim. çevirisi fena sayılmaz ve kesinlikle öneririm, özellikle temel bilimciler ve mühendislere. tabii, imkanınız varsa orijinalinden, doğrudan douglas hofstadter'in elinden çıkma metni takip etmeniz daha uygun, daha güzel olur.
  • işte ise yepyeni bir macera: "iş bankası outsourcing öğreniyor". accenture ile çalışıyor, onların manila'daki ekibine işleri usulünce yapabilsinler diye deli gibi doküman hazırlıyoruz. hatta geçen gün 2 saat telekonferansla elemanlara belli tip bir servisin nasıl yazılacağıyla ilgili sunum yaptım. hiç yapmadığım şey... neyse ki iyi gitti. işin garibi, yazılım departmanında kod yazmayı özledim, hazır -ve ne yazık ki köhnemiş- codebase üzerinde at koşturmak yerine yeni bir şeyler yapmayı özledim.
biriktirip biriktirip patlıyoruz işte böyle efendim.

No comments:

Post a Comment