döndüm, dönebildim, şeyini şeyettiğimin manila'lılarından kalan zamanımın bir kısımcığını buraya ayırabilecek durumdayım. aman da aman, aman da aman!
dönüş derken, seneler önce erich von däniken'in "yıldızlara dönüş"ünü okumuştum. ufocu zamanlarımdı, büyüdüm geçti. neyse, bahsettiğim kitabın inanılmaz komik, şuna benzer bir girişi vardı: "yıldızlara dönüş! 'dönüş' diyorum, bu yıldızlardan geldik anlamına gelmez mi?" mantık bükmenin, ucuz illüzyonun bu kadarı! blogosferden gelen bir blogonot değilim, ama geri dönmek güzel. birikmişleri bırakmanın vakti gelmişti. ne yapmışız bakalım?
madde 1: the simpsons!
the simpsons movie'ye gittim geçen salı. eğlenceli miydi? kesinlikle. yeri geldiğinde çatlayasıya güldüm mü? evet. ama herşeye rağmen bir sinema filmi havasına giremedim; filmin süresinden (kısalığından) olacak herhalde. spider pig mevzuuna hala yarılmaktayım, şarkı da dilime fena halde yapıştı: "spider pig/spider pig/he does whatever a spider pig does"... hele kuyruk jeneriğine eşlik eden a capella versiyonu harika.
madde 2: egiboy outsourcing öğreniyor
işte dış kaynak kullanılan bir projede çalışıyorum. accenture ile çalışıyoruz ve offshore ekibi manila'da. iki aydır fena halde cebelleşiyoruz ve her ne kadar iki ay böylesi bir konu hakkında fikir edinmek için yeterli olmasa da iki satır laf geveleyebilirim diye düşündüm. dediğim gibi, süreç içinde kendimce çıkarımlarım var outsourcing ile ilgili. öncelikle, iş gücü bakımından 1 + 1 (offshore + onshore) kesinlikle 2 etmiyor; 1,5 ile 1,85 arası (yuvarlak sayı verelim de attığımız anlaşılmasın) bir şey ediyor. kırıma neden olan etmenler ise bence (i) offshore ekibinin benzer bir iş deneyimi olup olmadığı, (ii) onshore ekibinin hazırladığı dokümanların kalitesi ve bunların hazırlanma süresi, (iii) iki katmanlı bir faktör olan dil uyumu; geliştirme dili ve değişken adlarını belirlerken kullanılan dil. her ne kadar 1 + 1 outsourcing matematiğinde 2 etmese de masraf konusunda muazzam bir avantaj yarattığı tartışılmaz. unuttuğum bir noktayı da ekleyip bu bahsi kapatayım; iki ekip arasındaki zaman farkı da çok ama çok önemli. mesela, yaz saatini de ekleyince manila ile aramızda 5-6 saat fark oluyor ve bu nedenle -nacizane fikrimce- çok da uyumlu çalışamıyoruz. amerika-hindistan arası 12 saate yakın, ve böylece bir ekibin bıraktığı yerden öbür ekip alıp götürebiliyor işi, ya da onshore ekibin offshore ekibe doküman yetiştirmesi için çok kasması gerekmiyor. yine de türkiye'den herhangi bir firma yurtdışından dış kaynak kullanmalı mı? ben kendimi pek ikna edemedim; amerika-hindistan arasındaki fiyat uçurumu da yok türkiye-filipinler arasında.
madde 3: moleskine!
bir moleskine aldım. evet, tüketim canavarına tasmasını teslim etmiş bir köpeğim artık ben. yalnız, gerçekten daha fazla yazasım, çizesim, karalayasım var adı geçen nesneyi edindiğimden beri.
inanç zamanından kalma bir kareli defterden başkasıyla çalışamama hastalığım olduğundan moleskine'm de kareli. her türlü taslağı, çizimlerimi, yazılarımı ve saçmalamalarımı ilk önce buraya nakşedeceğim ki ilerleyen zamanlarda daha sağlam saçmalayabileyim :P
madde 4: düğün dernek ve epey kırtasiye
geçen hafta inanç'ın mezunlar derneği ile ilgili gelişmeler oldu. açıkçası, yılan hikayelerini solda sıfır bırakacak bir seyir izleyen dernek işlerinde artık -afedersiniz- "aramızdaki cenabet kim?" diye sormaktan başka birşey gelmiyor elimden. tam yüzdük yüzdük kuyruğunda geldik dediğimiz anda hayvan taze deri ceketini geri aldı bizden! olay da şu; okulun şu anki adı türk eğitim vakfı inanç türkeş özel lisesi (kısaca tevitöl - nazal dekonjestan - türk tıbbı'nın hizmetine sunarız) olduğu için ve okulun şu anki yönetimiyle ili ilişkiler içinde bulunmak istediğimizden derneğin adını "inanç liseliler derneği" yerine içinde tevitöl geçen bi'şey olmasını istedik. istemez olaydık! meğer dernek vesairenin adında "türk" ibaresinin geçmesi için bakanlık izni gerekiyormuş. yasaları bilmemek yasalara bağışıklık salamıyor tabii, ama birkaç kez ve birden fazla avukata inceletilmiş bir metindeki böylesi bir ayrıntının işin uzmanları tarafından atlanmış olması... ne bileyim, içime sinmiyor. hani bülent ecevit'in de içine sinmezdi ya hiçbir şey, aynen öyle. ağustos sonuna kadar bakacağız bi'şeyler, tam detayları ben de bilemiyorum ne yazık ki. umalım ki 30 ağustos'a yetişsin; sezai bey'in huzuruna derneksiz çıkmak da pek içime sinmeyecek zira...
madde 5: girişimciler kulübü girişimi
"yeni ekonomi" hedesi ortaya çıkalıberi herkes bir sonraki parlak fikri bulup, satıp/ürüne çevirip voliyi vurma peşinde. inanç forum'da önce iddialı bir şekilde "gelin şirket kuralım" diye caner'in ortay attığı bir fikrin yine forumda şekillenmiş ve görece daha mütevazı hali diyelim girişimciler kulübü'ne. daha ilk toplantımızı bile yapmış değiliz, çok iddialı da değiliz (daha doğrusu, girişim sermayesi kavramının türkiye'deki görece yokluğu nedeniyle otomatikman kabuğumuza doğru itiliyoruz mütemadiyen). hiçbir şey yapmasak masa başında memleketi kurtarırız, ne gam? tüm inançlı'ları, inanç insanlarını bekliyoruz...
madde 6: yorumsuz blog olmaz, hadi duvaksız gelin bi' derece
özellikle altivi konusunda bloglayıp bir ekşi entry'si ile ufaktan reklam yapınca egiBlog'un ziyaretçisi epey arttı diyebilirim. yine de anlayamadığım bir durum mevcut; gelenler geldiklerini nedense pek belli etmek istemiyorlar sanki. uzun zamandır hiçbir blog girişime yorum yazılmamış. geliyorsanız ses verin, gelecek sefere pencerenin önüne elmalı turtanızı bırakayım. iyi deyin, kötü deyin, ama bir şekilde ses verin.
madde son: bekleyen işler
çok. gerçekten çok. altivi incelemeleri kapsamında bir teklif sayısı takip programı yazmam gerek. belli aralıklarla ilgilenilen ihaleleri ziyaret edip verilen tekliflerin sayısını takip eden ufak bir program olacak bu; atla deve değil yani. bunun üreteceği veri ile eldeki verileri karşılaştırıp altivi kullanıcılarının teklif verme örüntülerini ve en az teklifler ihale kapatmak için bir yöntem olup olmadığını araştıracağım. sonraki işleri de byblos (kütüphane şeysi), ek$iVista online (the ultimate vaporware) ve "muha!" kişisel muhasebe uygulaması sırasıyla önceliklendirdim.
unutmadan, bir detayı daha var altivi uygulamasının. 3 boyutlu bir basit bir grafik çizmekle uğraşıyorum. 3 eksenim olacak: kullanıcı, fiyat ve ihale bitimine kalan süre. her kullanıcı-fiyat-zaman üçlüsünü bir küp olarak göstereceğiz. eksenlere tıklandığında gerçek değerler/frekans toggle'ı yapılacak. kodu c# ile yazıyorum. yol göstermek, kaynak önermek isteyen? 3d çizimi nasıl optimize ederim mesela, görünmeyen kısımları çizmemek yardımcı olabilir, ama bunları nasıl belirlerim? "yol yakınken" falanla bana gelmeyin, çok pis dalarım :P sonuçta bir programcının en sadık dostu ne bilgi ne deneyim ne de acı kahvedir, halis budaklı meşe odunudur.
cidden, yardımlarınız değerinde alınır.
geldik abi, ses veriyorum: ses :D
ReplyDeletebu arada c# yanında java da pişiriyor musun?
hörmetler