Friday, February 29, 2008

fotografik hafıza

otistik stephen wiltshire'ın gözünden roma.

"oha!" dediğinizi duyar gibiyim.

Sunday, February 10, 2008

eğitim vizyon neyin

eğitim demişken yapılması gereken o kadar çok şey var ki... ufaktan bir beyin fırtınası yapalım.

okulda din derslerinde "islam'da ruhban sınıfı yoktur" diye anlatırlardı. diyanet işleri'nde kadrosu olan, belli bir iş tanımı mevcut ama sınıf addedilmeyen kişilerin varlığı bilgisi kulaklarımız üzerinden serebral korteksimize ulaştığı gibi verdiğimiz ilk tepki "hadi oradan!" oluyordu haliyle. neyse... bu sınıfa adam yetiştiren okullara neden kızlarımız da alınıyor? kadın isen o sınıfa giremiyorsun ki? sonra, acaba her ilçeye adı hepimizin malumu olan türk işi ruhban okullarının açılmasını, teknik üniversitelere bile (karadeniz teknik'te var) ilahiyat fabkültesi kurulmasını gerektirecek kadar bir ruhban açığı gerçekten var mı? eğer derdimiz ruhban açığıysa ve devletimiz laikliğin tanımından hareketle her dine eşit uzaklıkta ise neden heybeliada'dan başlamıyoruz ki? nacizane fikrimce belli merkezi illerde, sadece birer adet olmak üzere ve sadece ilahiyat fakültelerine öğrenci yetiştirmek üzere gayet kısıtlı sayıda tutulmalı müslüman ruhban okulları, fazla olanları ise derhal kapatılmalı. müfredat ise "allahiyat" olmaktan kurtarılmalı, karşılaştırmalı ilahiyat eğitimi yapılmalı.

katsayı adaletsizliği diye tutturulmuş gidiyor. fıkıh, kelam, tefsir harici pek de sağlam fenni ve insani bilimler temeli alamayan (eskiden mevzubahis okullardaki durumun çok daha iyi olduğunu teslim ederim yalnız, sayı arttıkça nitelik düşmüştür) birinin mühendis, mimar, antropolog, vs. olmak isterken talebini dayandırdığı o temelsiz özgüven nereden gelmektedir? kaldı ki bu okullardan mezun olduğunda hangi katsayılarla değerlendirileceğin önceden belli, yani ortada bir kandırmaca yok. sorun tamamen rehberlik eksikliğinde, kargaların kılavuz seçilmesinde. kendimden örnek vermem gerekirse, lisede alan seçerken eğer yeterince araştırmamış olsaydım dil bölümünü seçip katsayı kırımına uğramadan bilgisayar mühendisliği yazabileceğimi sanıyor olacaktım. senelerce bilgisayar okumak için kasıp sonra ingiliz dili ve edebiyatı seçmek zorunda kalmak hoş olmayacaktı, tabii eğer yanlış karar verseydim. müslüman ruhban okulları özeline gelirsek, hele türkiye'de halihazırda din kültürü ve ahlak bilgisi dersi zorunluyken kişi sadece dinini daha iyi öğrensin diye bu okullara gitmez, daha doğrusu gitmemeli. oyunu kuralları belliyken mütedeyyin bir mühendis olmak için müslüman ruhban okuluna gidersen kalakalırsın tabii.

sonraki odak noktam bir vizyon sorunu. bu ülkenin ortadoğu teknik üniversitesi adlı bir okulu var. isim alabildiğine iddialı ama bu iddianın altı doldurulabiliyor mu? orası şüpheli. ortadoğu sadece ankara mı? türkiye mi? evet, yakın zamanda odtü kıbrıs açıldı ve bu kesinlikle yerinde bir hamle ama "yavru vatan"dır kıbrıs, o nedenle saylanmaz. neden bir kahire kampüsü olmasın odtü'nin? dubai'ye, bağdat'a, erbil'e, tebriz'e, türki cumhuriyetlere mutlaka yayılmalı odtü, kalitesini taşımalı. gitmeli ve gittiği yerlerde türk dostları, yöresel elitler, bağlantılar yetiştirmeli. bir ülke bir bölgeye ağırlığını bu şekilde koyar ve devam ettirir. kimse bunun kimsenin aklına gelmediğini söylemesin. mutlaka birileri düşünmüştür ama üniversitelere bütçeden ayrılan pay hepimizi daha mütevazı hedefler koymaya itiyor, her ile bir tabela üniversitesi kurmak gibi mesela. gazeteler kuponla verseler almayacağın diplomalar dağıtacak üniversiteler. böylesi bir kurum bu türden bir yayılma göstermeyince başkaları gidiveriyor hem, ufuk okulları galaksi kolejleri diye ışıl ışıl nurcular sarıyor dünyayı türk diye. adımız kötüye çıkıyor.

bir de british council, goethe ve cervantes enstitüleri muadili bir kültür emperyalisti görünümlü alt seviye espiyonaj kurumuna ihtiyacımız var acilen. "yunus emre enstitüsü" güzel isim bence. yalnız buna da kültür bakanlığı bütçesi elvermez. diyanet'ten aktarırız kaynağı buraya da, "sordum sarı çiçeğe"nin hatrına sorun çıkarmayacaklardır :)

yapın bunları, göreyim türkiye'yi 15-20 sene sonra!

not: "imam hatip okulu" ya da "anadolu imam hatip lisesi" demek yerine aynı kurumun daha uygun bulduğum kategorik adını kullanmayı seçtim. "ruhban" kelimesini kullanmamaya kasıp "imam hatip" şeklinde kıvırmışız milletçe, tashihin de tam zamanıdır.

Saturday, February 9, 2008

şapkadan tavşan, meclisten türban

türban değişikliği meclis'ten geçti. her ne kadar kendisini estetik açılardan çok şık bulmasam da ve hakkında tartışıldığında türban destekçilerinin özgürlük ve yenilikçilik argümanlarına (1400 yıllık -ve kılıç zoruyla edinilmiş- "geleneği" korumak yenilikçilikmiş) epeyce gülsem de, yersiz bir sınırlamanın kaldırılması kesinlikle yerinde bir karar. bence olması gereken şey devletin sivil hayatı düzenleme işinden tamamen elini çekip kendini temel hak ve özgürlüklerin bekçiliğine vermesi.

bu yolda daha ilerici, daha sağlam adımlar bekliyorum ben hükümetten yalnız, burada durulmamalı. mesela kumarhaneler serbest bırakılmalı. devletin hiçbir vatandaşına birikimlerini nasıl kullanacağını dikte etmeye hakkı yok; kişi batarsa batar, çıkarsa çıkar. aile kurumunun korunması mı dediniz? o iş aileyi kuranların görevidir. herifler tüm parasını tek kollunun başında eritmesin diye bölge turizminde ülkeye muazzam bir avantaj getirecek tesislerin kapatılması, devletin vatandaşlarının tercihlerine, karar verme yetisine, dolayısıyla aklına bir hakareti olarak algılanmalıdır. kaldı ki milli piyango var, iddaa var, at yarışları var, lime anlatabilirsin ki bu çelişkiyi? peki yasal boşluklar? oradan buradan çok güzel yasalar apartmış bir milletiz, alırız ilgili kumar yasasını nevada'dan, hallolur bu iş.

sonra hardcore'muş softcore'muş farketmez, belirli bir saatten sonra televizyonlarda erotik yayınlar serbest olmalı. çocuk sağlığı? çocuklarını o saate kadar yatırmadıysan zaten umurunda değil demektir. türk ahlak ve toplum yapısı? "baldız baldan tatlıdır" diyen, "yorgansız yatar oğlansız yatmayız" diyen, her türlü sapkınlığını gazetelerin üçüncü sayfasından takip ettiğimiz halk türk halkı değil mi? berdel olayının hareket serbestisi olmayan ama ileri derecede yerleşik bir swinger'lık müessesesi olmadığını kim söyleyebilir? ahlakmış, toplum yapısıymış, saçmalamayınız bir zahmet, iğreniyorum hepinizden :P hem kanal değiştirmek için kullandığınız cihazın adının "kumanda" olmasının bir anlamı var. komuta izleyendedir, izleyen de alternatifsiz değildir. beğenmeyenler, tasvip etmeyenler için "my name is earl" apartması "hakkını helal et" seçeneği de mevcuttur. özetle kişisel ve kurumsal hakları rencide eden durumlar haricinde -akp'nin şampiyonluğunu(?!?) yaptığı özgürlükler çerçevesinde- rtük kesinlikle müdahil ol(a)mamalıdır.

daha başka gelişmeler de kaydedilmeli. ne bileyim, elalemin sümüklüsünün canı çekiyor diye sucuk reklamlarının prime time dışına taşındığı bir ülkede yaşamak sizi rahatsız etmiyor mu? benim de canım reklamlarda gördüğüm otomobillerden edinmek istiyor, ama nanay. her gördüğümde boğazıma birşeyler düğümleniyor, kilitlenip kalıyorum. işbu halde şikayetçi mi olmalıyım ben? bu zamana kadar neden kimse mızıldanmadı bu konuda? yoksa "sucuk alamayanın arabayla işi ne?" deyip geçiyor muyuz basitçe? gelir adaletsizliğini reklam kaydırarak "çözmek" de bize özgü bir durum olmalı, önüne gelenin tedbir kararı aldırıp internet sitelerine erişimi engelleyebilmesi gibi. adnan hoca blog'larını nahane ederek tüm wordpress blog'larını sınırdışı ettik. erişemiyoruz. aylardır. youtube bir eyüp'yen, bir fatih'ten, bir sivas'tan, bir izmir'den açılıp kapanmaktan yalama oldu. bunlara da bir el atsana akp, hazır özgürlük demişken? 301'e de el at. görev başındaki polise hakaret sokaktaki adama hakaret etmekten daha ağır cezalandırılmasın sonra. her yasanın merkezinde birey olsun devlet yerine, olmaz mı? akp için samimiyet sınavı an itibariyle başlamıştır, geçmesi hepimizin yararınadır.

şimdi herkes şu anki hükümeti yıllardır sürüncemede olan ve türkiye'nin önünü tıkayan büyük bir sorunu çözmüş, başarılı bir hükümet olarak hatırlayacak. artık daha önemsiz şeylerle ilgilenebilirler; işsizlik, hırsızlık, yolsuzluk, ekonomi, asayiş, belki de eğitim.