daha önce de değindiğim gibi çağımız bilgi çağı değil, veri çağı; her tarafımız veriyle dolup taşıyor. verilerin anlam kazanıp bilgiye dönüşebilmesi için işlenmesi, hiç değilse birbirleriyle ilişkilendirilmesi gerekli. ilişkiler bir bağlam ortaya çıkarır ve eldeki verinin daha sağlıklı yorumlanmasını, dolayısıyla kullanışlılığının artmasını sağlar.
verilerin işlenmesi ve ilişkilendirilmesi bu derece önemli. ayrıca görünen o ki verileri bir şekilde ilişkilendirmesini becerenler hayallerinin de ötesinde kazanıyorlar. google mesela. web sayfalarını yalnızca meta tag'lerine göre fihriste almak yerine hepsini yönlü bir çizgenin (directed graph) eklemleri (node) olarak görüp bu eklemlere giren ve çıkan linklerin sayısı ve eklemlerin görece ağırlıklarına göre bir hesap yapması ve sayfaları bu hesabın sonuçlarına uygun şekilde (PageRank diyoruz şimdi kendisine) sıralayıp listelemesi google'ı şu anki konumuna getirdi. facebook'u alalım; her ne kadar ortalığı çerden çöpten uygulamalarla karmakarışık hale getirmiş ve kimi reklam programları (Beacon) ve benzeri girişimleri özel hayatın gizliliği merkezli mide bulantıları yaratsa da temelinde bambaşka bir amaç yatıyor facebook'un. bu amaç üyelerinin, belki bir gün insanlığın sosyal çizgesini (1)(2) çıkarmak.
eninde sonunda bilişim -daha da daraltmak istersek internet- dünyasında en parlak fikirler ya da parlak fikir bekleyen problemler (gezgin satıcı, 4 renk teoremi, vs.) bir şekilde çizgelerle ilgili. bu nedenle çizge teorisi ve uygulamaları üzerinde emek sarfetmeli. hesaplamalı bilimler -ve dolayısıyla bilişim dünyası- için bir umut varsa, o da çizgelerde.
(1) Social Graph: Concepts and Issues, Alex Iskold
(2) Thoughts on the Social Graph, Brad Fitzpatrick
No comments:
Post a Comment