kaç zamandır üzerinde çalıştığımız proje bitti. evet, bitti! işin en kolay kısmı bittiğini söylemek herhalde. ürünün reklamı olduğunda "şunun şurasını burasını ben yaptım" diyebilmek güzel olacak.
geleneksel blog ihmal rutinine girdim geçen hafta, oysa ki yazacak şeylerim de vardı. mesela, salı günü inanç oyuncularının eyüboğlu koleji'nde oynadıkları oyunu seyrettim: "gözlerimi kaparım vazifemi yaparım". süperdi, kesinlikle süperdi. en sevdiğim kısımları mimiklerdi; vicdani'nin afalladığı anlar, müzik yapan tayfanın oyunla etkileşimi dibimin düşmesine yetti. yalnız kimi anlarda oyuncuların ne söylediğini anlamakta fena halde güçlük çektim, kelimeler olmadık yerlerde iç içe girdi. ayrıca sıklıkla tekrarlanan söyleyiş hataları rahatsız ediciydi. nerede "erkân" geçtiyse hepsi "Erkan" diye telaffuz edildi. çalışılmamış demek ki. herşeye rağmen istanbul'da "benim" diyecek birçok tiyatro kumpanyasından iyilerdi, ki o kadar da farkları, farkımız olsun zaten... tüm olay bir yarışma dahilinde olduğundan sonuç ne oldu diye meraklardayım, ama şu zamana kadarki sessizlik birşeyler anlatıyor sanki :P
"egiboy planlama teşkilatı" başlığı altında egiBlog'da bahsettiğim işler tarihin sayfalarına en kral vaporware'ler olarak geçecek gibi. uygun zamanı bekleye bekleye günleri tüketiyoruz, ama değecek; vallahi değecek, billahi değecek. mesela bir ara bahsettiğim ex libris olayıyla entegre bir kişisel kütüphane uygulaması kasıyorum, bittiğinde süper olacak. tabi kongre kütüphanesi çapında bir yer için planlamıyorum, ortada gezen kütüphanecilik standartlarına falan da pek kulak asmıyorum, işimi görsün yeter. so much to do, and so little time...
işte (iş'te) de tekrar java'ya dönüyorum sanki, tahtalara vuralım...
No comments:
Post a Comment